Çarşamba, Mayıs 11, 2016

" Pronto Eventi olarak 24 Mayıs 2016, Salı günü İstanbul Limak Eurasia Luxury Hotel Kavacık'ta düzenleyeceğimiz “İş Süreçleri Yönetimi" konferansı hakkında bilgileri aşağıda bulabilirsiniz. "










İş Süreçleri Yönetimi (BPM), Günümüzde yeni iş modeli olarak da geçen önemli bir kavram olmaya devam ediyor. Genel adı ile BPM işletmelerin işlerini kontrol altına alma yöntemidir. Bu yöntem her geçen gün daha çok yayılarak hemen hemen her firmanın ihtiyacı haline geldiği bugünlerde her işi otomatik olarak yapılmasını hedefler. BPM performansa dayalı kriterlerin ortaya çıkmasıyla süreçlerin maliyetlerini, çalışanların performans takibini, finansal konuları vb. tüm iş süreçlerini kolaylıkla yapılabilmesini sağlar. BPM sistemleri artık iş hayatı tarafından kabul edilen işletmeye faydalı, hızlı, esnek ve daha az maliyetli işler sunmaktadır. Bu sistem sayesinden iş süreçlerindeki kontrol artar, iş biçimlerinin sabitlenmesi sağlanır ve bu süreçlerde yanlış giden işlerin tespit edilmesi açısından çok faydalı olduğu görülmüştür. Böylelikle müşteriye sunulacak hizmetinde kalitesi artmış olur.

Konferansımız bu iş süreçlerinin hangi noktada olduğunu, şirketlere, kurumlara ve kişilere faydalarını konuşabilecekleri bir ortam yaratmaktadır. Bunun yanı sıra konferans 2016 ve ilerisi için sektörün gelecek politikaları, yenilikleri, gelişmeleri, beklentileri ve fırsatları için değerlendirme imkanı sunacaktır. Konuşmacılarımız arasında konu ile ilgili sektörün önde gelen yöneticileri ve liderleri olacak. Bu açılardan baktığımızda, gerek stratejik bilgi edinimi gerekse katılımcı firmalar ile ticari ilişkileriniz geliştirmeniz açısından verimli geçeceğini düşünmek ile birlikte sizleri de bu önemli günde aramızda görmekten mutluluk duyacağız.

Konferansımız katılımcı profili olarak hemen hemen her sektörü kapsamaktadır. Katılımcılarımız Türkiye'de bulunan 20’nin üzerinde farklı sektörden İş Süreçleri Yönetimi, İş Planlama, İş Analizi, İş Süreç Modelleme ve İş Akışı-Döküman Yönetimi gibi sistemleri kullanan, kullanmayan veya geçiş yapacak olan firmaların CEO, CFO, CTO'lar, Genel Müdür ve Genel Müdür Yardımcıları, İş Süreç Yönetimi Direktörleri ve Yöneticileri, İK Başkanları ve Direktörleri, Finans Direktörleri ve Müdürleri, İş Çözümleri Direktörleri ve Müdürler, İş Geliştirme Yöneticileri, İş Analizi Müdürleri, Operasyon Yöneticileri, BT Yöneticileri, İş Zekası Yöneticileri, Sistem Müdürleri, Proje Müdürleri ve konu ile ilgili üst düzey karar mercii yetkililerinin bir arada bulunduğu benzeri zor bulunacak bir ortam sunmaktadır.

Kaynak
http://www.prontoeventi.com/projelerimiz/224-is-surecleri-yonetimi-konferansi-24-mayis-2016-istanbul.html

Salı, Nisan 19, 2016

İZ BIRAKAN KONUŞMALAR
Kişisel imajınız ve kurumsal itibarınız açısından kime, nasıl, nerede, ne kadar konuştuğunuz büyük önem taşımaktadır.  Özellikle üst düzey yöneticilerin şirket içi ve/veya şirket dışı topluluklara hitaben yaptıkları konuşmalar, basına yönelik açıklamaları ve verdikleri röportajlar kurumların algısında kritik rol oynamaktadır.
Kurumsal İletişim gurusu Michael B. Goodman, üst düzey yöneticilerin yaptıkları konuşmaların kurumsal itibarın oluşumunu %92.5 oranında etkilediğini belirtiyor.  Peki, ülkemizdeki üst düzey yöneticiler bunun ne kadar farkında? Biz neden hala kürsünün arkasına çakılmış, konuşmasını önündeki kağıttan okuyan (çoğu zaman da yanlış okuyan), bize sadece arada sırada gözlüklerinin altından bakma zahmetinde bulunan, sözlerini “vizyon”, “misyon”, “müşteri memnuniyeti” gibi klişelerle süsleyip, uzun uzun konuşup, aslında hiç bir şey söylemeyen, çoğu zamanda ciddi olmak adına ruhsuz, donuk, heyecansız konuşmalar yapanları dinlemek zorunda kalıyoruz. Peki, çoğu zaman sadece dinliyormuş gibi yapıyoruz. O salondan çıktıktan sonra aklımızda neredeyse hiç bir şey kalmıyor. Zira bu tür konuşmalar asla iz bırakmıyor. Öyleyse kime, niye konuışuyoruz?
Her konuşma önemli bir fırsattır, yeter ki bunun farkında olalım.
Bir üniversite ortamında, gençlere hitap ettiğiniz bir konuşmada, onların enerjisini, geleceğe dair endişelerini, mesleki kararsızlıklarını, hayallarini, beklentilerini dikkate alarak, daha tempolu, samimi ve esprili bir üslup ile mesajlarımızı aktardığımızda, onların genç zihinlerinde belki de hayat boyu silinmeyecek bir kaç cümleye imza atma şansımız olabilir.
Bir kriz anında, basın karşısına kendinizden emin bir tavırla çıkıp, tutarlı ve kararlı bir üslup içinde, kamuoyunun merak ettiklerini giderecek nitelikte bilgilendirmede bulunup, sorunları görmezden gelmek yerine sorumluluk aldığınızı gösteren bir duruş sergilediğinizde sadece krizi iyi yönetmiş olmayacak aynı zamanda kurumsal itibarınızı da korumuş olacaksınız.
Şirket çalışanlarını motive etmek adına yaptığınız bir başka konuşmada ise kendinizi onların yerine koyarak, onlara üstten bakan bir üslup içinde değil, adeta onlardan biri olduğunuz hissini yaratan bir tavır içinde, ortak bir amaca yönelik olarak çalıştığınız duygusunu yaratacak şekilde ve onların anlayacağı sadelikte konuşarak, yüksek motivasyon sağlayabilirsiniz.
Farklı sektörlerde çalışan üst düzey yöneticiler ile birebir çalıştığım eğitim programları sonrasında gördüm ki, aslında çok az emekle, etkili iletişim konusunda çok hızlı yol kat etmek ve iz bırakan konuşmalar yapabilmek mümkün. Yeter ki bunu gerçekten isteyelim.
Peki, iz bırakan konuşmalar için ne yapmak gerekir?
  1. Öncelikle her konuşmanın bir temel mesajı ve onu destekleyen en fazla iki veya üç yan mesajı vardır. Yani bir seferde birden fazla ana mesaj vermeye çalışmayın. İnsanlar sizi niye dinleyecek sorusuna anlamlı bir yanıtınız olmalı. Çok şey söyleyip, hiç bir şey anlatmak yerine, az şey söyleyip, bir temel mesajı vurgulamak çok daha etkili bir yöntemdir.
  1. Vermek istediğiniz mesajlara öncelikle siz kendiniz inanın. İnanmadığınız hiçbir şeyi başkalarına inandırıcı şekilde aktaramazsınız. Dolayısıyla başkaları tarafından yazılmış ve son dakika sizin elinize tutuşturulmuş konuşma metinlerini lütfen çöpe atın, hiç bir işe yaramaz. Kendi cümlelerinizi kullanın. Konuşmanıza hissettiklerinizi, yani çoşkunuzu, inancınızı yansıtın. Aksi taktirde birilerinin sözcüsü durumuna düşersiniz.
  1. Konuşmanızın çerçevenizi iyi belirleyin. Konuşma süreniz, konuşmanızın içeriğini belirler. Daha kısa konuşmalar söz konusu olduğunda daha kısa sürede etki bırakacak vuruculukta sözler ve örnekler seçmeniz gerektiğini unutmayın. Ancak süre uzun diye aynı konular etrafında dönüp, fazla detaya girerek, dinleyicileri sıkmayın. Sürenizi dinleyicileri dahil edecek şekilde kullanın.
  1. Dinleyicilerden bağımsız hiç bir konuşma başarılı olamaz. Dolayısıyla konuşmanızı kimler dinleyecek? Dinleyicilerinizin ilgi, bilgi, kültür, yaş düzeyi, beklentileri, ihtiyaçları nedir? Kaç kişiye konuşmaya yapacaksınız? Daha önce kimleri dinlediler? Sizi ne kadar tanıyorlar? Konuya ne kadar aşinalar? Bu sorulara verilen yanıtlar konuşmanızın içeriğini etkili şekilde hazırlanmanıza yardım olur. Konu ne olursa olsun, her konuşma için dinleyicilerin ilgisini çekecek, beklentilerini karşılayacak, onlarla ortak zemin kuracak nitelikte hazırlık yapmanız gerekir. Aksi taktirde ne kadar iyi anlatırsanız anlatın, dinleyicilerin anlamadığı, sıkıldığı ya da dahil olmadığı bir konuşma iz bırakamaz.
  1. Konuşmalarınız sağlam bir kurgu üzerine otursun. Söyledikleriniz tutarlı olsun ve belli bir mantık silsilesini takip etsin. Yani daldan dala atlamayın, ya da dağ keçisi gibi sıçramayın. Ön hazırlık aşamasında konuşmasınızın iskeleti üzerinde çalışın. Konudan konuya geçerken, köprüler kurun. Böylece kopukluların önüne geçin. Önemli bölümleri daha fazla bilgi ve örnekle zenginleştirin.
  1. “Nasıl başlarsanız, öyle gider” sözü doğrudur. Bir konuşmaya nasıl başlayacağınıza dai mutaka hazırlık yapın. İlk sözlerinizden emin olun ve bu sözleri yaratıcı, ilginç, farklı hale dönüştürün. Ancak ilginç olsun diye konuşma konunuz ile ilgisiz örnekler, alıntılar, hikayeler, görseller kullanmayın. En önemlisi bir konuşmaya nasıl başlayacağınızın mutlaka provasını yapın. Ve asla telaşlı davranmayın. Bırakın dinleyiciler sizi tanısın, konuyu kavrasın. İlk dakikalar bir tanışma, adapte olma ve anlama sürecidir. Giriş, sakin, kendinden emin, samimi , pozitif ve farklı olmalıdır.
  1. Konuşma yapmak sadece bilgilendirmek demek değildir. Genelde arkaya arkaya sıralanan bilgi bombardımanı şeklindeki konuşmalar insanları bilgisiz kılmaktadır. Zira dinleyiciler bir süre sonra bunaldıkları için hiç bir şey hatırlamamaktadır. Oysa öğrenme süreci eğlenceli, renkli ve dahil edici olduğu sürece başarılı olmaktadır. Yani dinleyicilerinizi hem bilgilendirmeli, hem eğlendirmelisiniz. Elbette eğlendirmek, konuşmanız boyunca yerli yersiz fıkra anlatmak, laubali bir üslup için konuşmak manasına gelmemektedir. Ancak konuşmanızın içine serpiştireceğiniz anılarınız, ilginç hikayeler, gerçek hayattan örnekler, renkli ve anlamlı görseller, konuşmasını daha eğlenceli hale getirecektir.
  1. Mizah etkili bir silahtır. Bu silahın gücünden faydalanın . Ancak bu silahı kullanmayı bilmiyorsanız, derhal vazgeçin. Zira komik olmak ile komik duruma düşmek arasında çok ince bir çizgi vardır. Anlattığınız fıkranın sonunda hiç kimsenin gülmediğini düşünün. Bu korkunç sessizliği bertaraf etmek oldukça güç olacaktır. Ancak ölçülü ve içten espriler konuşmanıza müthiş renk katar. Unutmayın insanlar gülünce, daha hızlı öğrenir, daha iyi hatırlar.
  1. Dinleyicilerinizi konuşmanıza dahil edin. Onları konuşmanızdan soyutlamayın. Ara sıra sorular sorun, yorumlarını alın, tahminler yaptırın. Daha küçük bir dinleyici grubu ise ekipler oluşturup, kısa, basit uygulamalar yaptırın. Sorularına tatmin edici yanıtlar verin ve mutlaka gözlerine bakın. Dinleyiciye değer verdiğinizi, onun varlığının farkında olduğunuzu hissettirin
  1. Tıpkı bir romanın, bir filmin, bir fıkranın sonu gibi bir konuşmanın da sonu çok önemlidir. Konuşmanın sonunda söyledikleriniz ve yaptıklarınız adeta zihinlerde kalan “son tat”tır. Dolayısıyla finalin ilginç, çarpıcı, kısa, az –öz ve pozitif olması büyük yarar sağlar. Konuşmanızın sonunda dinleyicilerinizi sorunlarla başbaşa bırakmayın. Tam tersi motive edin, güldürün, vizyon kazandırın, çözüm yolları gösterin. Konuşma mekanında pozitif duygular ile ayrılmalarını sağlayın. Girişte olduğu gibi finale de mutlaka iyi hazırlanın. “Bir şekilde sonunu bağlarım” diye düşünmeyin. Konuşmanızı nasıl bitireceğinize dair mümkünse prova yapın.
Sonuç olarak yukarıda belirttiğim hususları dikkate alan bir konuşmacı, sıradan, klişe ve dinleyiciyi neredeyse yok sayan biri olmaktan çıkıp, iz bırakan konuşmalara imza atacaktır. Unutmayalım ki, iz bırakan konuşmalar sizin “lider” olarak algılanmanızı, kitleleri harekete geçirmenizi, kritik dönemeçleri başarılı ile geçmenizi ve değerli fikirlerinizin kalıcı hale dönüşmesini sağlar.
Dr. Sedef Kabaş
www.sedefkabas.com/

Salı, Mart 08, 2016

2016 YILINDA DİJİTAL DÖNÜŞÜM NASIL OLACAK?







                            Teknolojinin hızla ilerlediğinin bilincinde olan firmalar, dijital dönüşüm hamlelerini                             ve girişimlerini hızla artırmaya devam ediyor. Bu aşamada dijital dönüşümle ilgili                             herkesin odaklandığı 3 ana başlık var.

Nesnelerin interneti tahmin edilenden daha çok büyüyecek
Nesnelerin interneti (IOT) herkesin dilinde olsa da, birçok işletme için hemen adapte olunması gereken ve endişe yaratan bir şey değil. Ama araştırmalar bunun tam aksini iddia ediyor.
BT araştırma firması Gartner tarafından yapılan tahminlere göre, 2018 yılında 6 milyar cihaz birbirine bağlı olacak ve şirketler bu cihazlar için destek talep edecek. Bu nedenle verimliliği artırmak için şimdiden nasıl bir planla hareket edeceğinizi bilmeniz gerekiyor.
Gartner: "Nesnelerin interneti konusunda geleneksel müşteri iletişimi ve problem çözme konuları farklı olcağı için firmaların tamamen farklı stratejiler geliştirmesi gerekecek. Bu servis taleplerinin karşılanması için yeni bir hizmet endüstrisi doğacak ve kurumsal verimliliğini artması için yenilikçi çözümler ortaya çıkacaktır.” dedi.
Veriye odaklanın
Son birkaç yıl içinde, büyük veri neredeyse kaçınılması imkansız olan bir terim haline geldi. 2016’da, veri iş operasyonlarının daha da büyük bir parçası olacak ve pek çok lider bu bilgileri kullanmak için güçlü çabaların içine girecek.
Forrester analisti Brian Hopkins, gerçek zamanlı analitik ile veri toplama ve işleme uygun hale getirilme arasındaki boşluğun doldurulacağını tahmin ediyor. Büyük veri etrafındaki enerjiyi iyi yönetmek, doğru yönlendirme ile performans artırıcı iyileştirmeler oluşturacaktır.
Kod yazmak önem kazanacak
"Kurumlar kendi yazılım geliştirme ekiplerini iki katından daha fazla şekilde artıracak.”
Uygulamalar bizim kişisel ve profesyonel yaşamımızda önemli bir varlık haline geldi. Bu yüzden uygulamaların önümüzdeki yıllarda IOT ve veri analitiği gibi diğer dönüşüm trendleri ile entegre olması bekleniyor.
IDC tahminlerine göre, dijital dönüşüm devam ediyor ve şirketler yazılım geliştirme ekiplerinin iki katından daha fazla şekilde artıracak. Bu beklenen büyümenin, IOT’den gelen sensör verileri ve kapsamlı analitik raporlar üretebilir uygulamaları yazmak için artacağı öngörülüyor.
Turkcell Blog - blog.turkcell.com.tr

Çarşamba, Şubat 24, 2016

BU YIL İK HANGİ ALANLARA ODAKLANACAK?



BU YIL İK HANGİ ALANLARA ODAKLANACAK?

Mehlika Akgün
www.kariyer.net/ik-blog

Demografik değişimler ve teknolojideki yeni gelişmeler başta olmak üzere çalışma hayatı birçok faktörden etkilenebiliyor. İş hayatındaki bu değişimler İK'yı da birebir etkiliyor. Sonuç olarak ise 2016'da en güçlü İK trendleri işe alım, teknoloji ve liderlik konularına odaklanıyor.

İş dünyasının değişimine paralel olarak İnsan Kaynakları alanı da hızlı bir değişimden geçiyor. Dijitalleşmenin, küreselleşmenin ve yeni kuşağın iş dünyasına katılımıyla çalışanların iş dünyasından beklentileri farklılaşırken iş yapış biçimleri de değişime uğruyor. Bu durum hem çalışanları hem de departmanları değişime itiyor. Geçen yıl İnsan Kaynakları alanında en çok odaklanılan konuların başında, çalışan bağlılığı, yeni jenerasyonunun iş hayatına katılımı ve işveren markası gibi başlıklar öne çıkarken 2016 yılı itibariyle işe alım, teknoloji ve liderlik konularına daha da odaklanıldığı görülüyor.
Bütüncül İK anlayışı
2016 yılı itibariyle İnsan Kaynakları'nda bütüncüllük önem kazanıyor. Yani her zaman önemini koruyan işe alım ile birlikte, işletmelerin doğru insanları arayıp bulmaları, onları işe almaları ve performanslarını takip ederek gelişmeleri için çalışmaları gibi konularını kapsayan yetenek yönetiminin, kurum kültürü olgusunun, kaynağın ve bütçenin bütüncül olarak ele alınması bu yıl daha da göze çarpıyor.

Çalışanın iş hayatı döngüsü genişliyor.
Çalışanların iş hayatı döngüsü, şirketlerin boomerang tipi çalışanlara odaklanmaya devam etmesiyle giderek genişleyecek. Çalışanlar çalışma süreleri sona erse bile daha önceki işverenleri ile görüşmeye devam edecek ve bu döngü gelişerek sürecek. Bu durumun istihdamı da rekabeti de etkileyeceği ön görülüyor.
Yeni teknolojilere uyum
İK'nın dijitalleştirilmesi uzun süredir gündemde.Yeni teknolojilerin hayata geçirilmesi ile birlikte piyasaya sunulan İK ve işe alım teknolojilerinin bu yıl daha da yaygınlaşarak kullanılacağı görülüyor. Yeni teknolojilerin iş yeriyle uyumlu hale gelmesiyle üretkenliğin ve verimliliğin artması planlanıyor. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, verimli dijitalleşme araçlarının tercih edilmesi.Aksi takdirde İnsan Kaynakları Departmanı için daha çok zaman kaybına neden olacak teknolojik yatırımlar yapılabilir.
Liderlik anlayışı evriliyor
Farklılığı ve entegrasyonu doğru şekilde yönetebilen, değişen koşullara hızlı adapte olabilen ve çalışanlara ilham verebilen liderlik anlayışı yine bu yılın konuşulan konuları arasında yer alıyor. Küresel lider çıkarma, genç liderlerin kurumlara kazandırılması ve kıdemli liderlerin önemi ise odaklanılması gereken konuların başında geliyor.

Salı, Şubat 16, 2016

ISO 9001:2000 VE YAZILIM SEKTÖRÜNDEKİ UYGULAMALARI

 ISO 9001:2000 VE YAZILIM SEKTÖRÜNDEKİ UYGULAMALARI






Yazılım sektöründe kalite uygulamaları, etkili bir süreç yaklaşımıyla, yazılımın tasarımı, geliştirilmesi, üretimi, yüklenmesi, işletimi, bakımı ve yönetilmesi konusundaki faaliyetleri içermektedir. Firma, ISO 9001:2000 gereklerini bünyesinde tam ve etkili bir şekilde uyguladığında, yukarıda belirtilen özellikleri kapsayan bir kalite yönetim sistemine sahip olabilecektir. 
ISO 9001:2000 revizyonunun yayınlanmasından önce, kalite sistemlerini ISO 9001:1994 revizyonunu kullanarak kuran ve uygulayan yazılım firmaları, bu standardın daha çok imalat sektörüne uygun olması ve yazılım süreçlerini tam olarak karşılayamaması nedeniyle zorluklar çekmiş ve sistemin gereklerinin büyük bir bölümünü tam olarak karşılayamamışlardır. Bu tip firmalarda her ne kadar bir kalite sistemi kurulmuş olsa dahi, yazılım sektöründeki farklılıklar nedeniyle birçok nokta açıkta kalmış ve sistem kurgulamada yetersizlikler ön plana çıkmıştır. Fakat ISO 9001:2000 versiyonunun daha jenerik olması ve özellikle yazılım sektörü için esneklikler getirmesi, yazılım sektöründe kalite yönetim sistemi kurgusu için büyük kolaylıklar getirmiştir. ISO /IEC 12207 ve SPICE gibi yazılım geliştirme standartlarının yazılım süreç modelleri çerçevesindeki yaklaşımı, bu sektöründe ISO 9001:2000 süreç kurgusu için önemli kaynaklar olarak kullanılabilmektedir. 
Yazılım sektörü, genel olarak diğer sektörlerden oldukça farklı bir yapıya sahiptir. Tasarım işlemleri, imalat sektörlerinde oldukça az ve özel bir yapı teşkil ederken, yazılım sektöründe en önemli konuyu oluşturmaktadır. Yazılım geliştirme tamamıyla bir tasarım olayıdır. İmalat sektörlerinde birincil nokta üretim fonksiyonu iken, yazılım sektöründe birincil konuyu tasarım fonksiyonu almaktadır. Bu yüzden, yazılım sektöründe kurulacak kalite yönetim sistemlerinde temel yapı taşını tasarım işlemleri oluşturmaktadır. 
Yazılım sektörü için üretim; uygulanabilir kodların disket, CD v.b. malzemelere kopyalanmasıdır. Fakat en önemli konu olan tasarım, yazılımın müşteriye tesliminden sonrasını da kapsayacak şekilde, yazılımın tüm geliştirme aşamalarında yapılan faaliyetleri kapsamaktadır. Oysa imalat sektöründe, üretimi yapılan ürün, müşteriye son haliyle sunulan yapıdadır. Bu şekilde düşünüldüğünde, yazılım geliştirmede kalite yönetim sistemi kurarken tasarım konusuna odaklanmak en önemli husus haline gelmektedir. 
Yazılım sektöründe, yazılımın tüm fonksiyonlarının tek tek ele alınarak incelenmesi gerekliliği nedeniyle fonksiyonellik önemli bir boyut taşırken, bu durum imalat sektöründe çok az ve önemsiz bir yer tutar. İmalat sektöründe  üretimde kullanılan cihazlar, üretim kalitesine ileri boyutta etki eden etmenlerdir. Üretim süreçlerinde birden çok ekipman, farklı bilgi ve deneyimlerdeki işçiler tarafından kullanılmaktadır. Üretim sırasında bu ekipmanların doğru ve verimli çalıştığının kontrolü ürün kalitesi için önemli bir etkendir. Oysa yazılım sektöründe üretimi gerçekleştirmede en önemli kaynak insandır. Bu yüzden, yazılım geliştirmede insan faktörü önemli bir boyutta düşünülmelidir. Yani bir bakıma, imalat sektöründe ürünü ortaya çıkarmada cihazların kontrolü ön plandaysa, yazılım üretmede de personelin beyin gücünün kontrolü ve yeterliliği ön planda olmak zorundadır. Bu boyutta düşünüldüğünde, imalat sektörüyle yazılım sektörü arasındaki bir diğer fark ortaya çıkmaktadır. Yazılımı gerçekleştiren personelin, beyin gücünün etkin kullanılması için gerekli olan tüm faktörler (motivasyon, çalışma ortamı, imkanlar, techizat v.b.) etkin bir kalite yönetim sistemi için ön planla tutulması gereken temel kavramlardır. ISO 9001:1994 revizyonu, insan ve iletişim  faktörlerine daha az önem verirken, geliştirilen revizyon (ISO 9001:2000), bu yapıyı çok daha etkili kullanılabilir ve anlaşılır hale gelmiştir. Yazılım sektöründeki artacak kalite yönetimi uygulamalarıyla bu konu daha önemli bir hale gelecektir. 
ISO 9001:2000 kalite yönetim standardı, etkili bir kalite sistemi oluşturmak isteyen yazılım firmaları için oldukça yeterli bir standarttır. Bununla birlikte, sistem süreç kurgusunun kabul görmüş diğer yazılım geliştirme standartlarından yararlanılarak gerçekleştirilmesi, sistemin sürekliliği için önemli bir etken olacaktır.
C. ÖCAL FİDANBOY
Kim.Yük.Müh./ Kalite Yönetim Uzmanı/ TÜBİTAK