Salı, Ekim 26, 2021


 

2021 YILININ FARKLI AMAÇLARA HİZMET EDEN EN İYİ NO-CODE PLATFORMLARI

No-Code araçlar, dünyanın dört bir yanındaki insanlara kod olmadan daha hızlı, daha kolay ve daha az maliyetle teknoloji oluşturma konusunda imkan sağlıyor.

Piyasada, üçüncü parti entegrasyonlarından web uygulamaları gibi daha birçok farklı amaçlara hizmet eden yüzlerce No-Code araç bulunmaktadır.

No-Code platformlar, işlevselliği nedeniyle giderek daha popüler hale geliyor. Peki, No-Code bir platform nedir?

 

No-Code Platform nedir?

Yazılım kod kullanılarak oluşturulur ve kodlamayı yapmak için geliştirici/programcı olmanız gerekmektedir. Bu zor beceriler gerektirdiğinden uzmanlaşmak yıllar almaktadır. No-Code araçlarla, kod yazmak zorunda kalmadan bir web uygulaması, web sitesi, Kalite Yönetim Sistemi vb. oluşturabilirsiniz. Çoğu durumda, kullanıcı bir GUI (grafik kullanıcı arayüzü) ile etkileşime girer. Dolayısıyla No-Code platform, kod yazmak yerine GUI tabanlı araçlarla web teknolojileri oluşturmayı içeren bir programlama yöntemi olarak tanımlanabilir.

Bu yazıda dijital araçların seçimi konusunda firmalara destek veren Capterra'nın 2021 yılı için seçtiği en iyi 5 No-Code platformu listeleyeceğiz. Bu platformlar farklı sektörlere ve amaçlara hizmet etmektedir.

 

1-      AppSheet (Mobil Uygulama Oluşturma)

AppSheet, inovasyonu her yerde mümkün kılan No-Code bir platformdur. Kuruluşunuzun çalışma şeklini dijitalleştirir. AppSheet, herkesin doğrudan kendi verilerinden (örn. Excel, Google Drive, SQL vb.) güçlü mobil uygulamalar oluşturmasına olanak tanır. Uygulamalar, UI/UX, iş akışları/raporlama ve daha fazlasıyla özelleştirilebilir. Ekibinizdeki herkes uygulama yapabilir.

502 Müşteri İncelemesine göre 4,8 puan almıştır.

 

2-      Caspio (Çevrimiçi Veritabanı Uygulamaları Oluşturma)

Caspio, kodlama olmadan çevrimiçi veritabanı uygulamaları oluşturmak için önde gelen No-Code bir platformdur. Hepsi bir arada platform, iş operasyonlarını ve iş akışlarını dijital olarak dönüştürmek için ihtiyacınız olan her şeyi sağlar. Entegre bir bulut veritabanı, görsel uygulama oluşturucu, kurumsal düzeyde güvenlik, yasal uyumluluk ve ölçeklenebilir küresel altyapı içerir.

135 müşteri incelemesine göre 4,6 puan almıştır.

 

3-      Forms on Fire (Mobil Veritabanı Uygulamaları Oluşturma)

No-Code bir bulut platformu kullanarak çalışanlara yönelik, çevrimdışı özellikli mobil veritabanı uygulamaları oluşturur. Her kullanıcıya sezgisel, kullanımı kolay ve desteklenmesi kolay bir iş platformu sağlar. Herkes Word ve Excel gibi araçları kullanarak tasarım yapabilir. Kullanıcıların kolayca imza, GPS, iş akışı, görevler ve görev dağıtımı oluşturmasına olanak tanır.

101 müşteri incelemesine göre 4,7 puan almıştır.

 

4-      Intellect (Denetimlere Tabi Olan Endüstriler için Uygulamalar Oluşturma)

Intellect, sürekli iyileştirme ve otomasyona ihtiyaç duyan, yüksek düzeyde düzenlemeye tabi sektörlerdeki kuruluşlar için oluşturulmuş, kullanıcı dostu, bulut tabanlı bir yazılım çözümüdür. Intellect EHQS ürünü, Intellect Uyumluluk Platformu üzerine kurulmuş entegre ve kapsamlı bir kalite yönetimi ve çevre sağlığı ve güvenliği çözümüdür; yüksek düzeyde düzenlenmiş endüstriler için olağanüstü yapılandırılabilirlik sunan No-Code bir platformdur. Intellect Uyumluluk EHQS platformu,  kalite  liderlerini; iş süreçlerini otomatikleştirme, operasyonel verimliliği ve karar verme sürecini iyileştirme, maliyetli hatalardan kaçınma ve müşteri memnuniyetini artırma konusunda güçlendirmektir.

49 Müşteri İncelemesine göre 4,5 puan almıştır.

 

5-      Involve. me (Müşteri Deneyimi Platformu)

İşletmelerin müşteri yolculuğunun her adımında kişiselleştirilmiş etkileşimler oluşturmasına ve daha iyi veriler toplamasına yardımcı olan modern bir müşteri deneyimi platformudur. Kullanıcılar, yeterlilik ve segmentasyon için quizler ve kişilik testleri, fiyat hesaplayıcıları, satış dönüşümü içi dijital satış asistanları ve müşteri deneyimini ölçmek için müşteri memnuniyet anketleri kolayca oluşturabilir ve yayınlayabilir.

47 müşteri İncelemesine göre 4,6 puan almıştır.

 

2020 yılının ikinci yarısında koronavirüs pandemisi nedeniyle No-Code talebin önemli ölçüde arttığı bir gerçektir. Bunun nedeni, hem büyük hem de küçük tüm kuruluşlar için hız ve çeviklik kritik hale geldi. Forrester Research'e göre, No-Code hareket 2022 yılına kadar 21,2 milyar dolar değerinde olacak. No-Code platformların, hizmet ettikleri amaç ne olursa olsun, çevikliği artırma, maliyet ve zamanı azaltma, dağıtım hızını artırma, inovasyonu artırma gibi birçok faydası olduğunu belirtmekte fayda var.

Yazının aslına ulaşmak için:https://www.linkedin.com/posts/interneer_the-best-no-code-platforms-of-2021-serve-activity-6853739213368659968-CtUx

Perşembe, Ağustos 01, 2019




HANGİ İŞ SÜREÇ YÖNETİMİ ÖZELLİKLERİNE GERÇEKTEN İHTİYACIMIZ VAR?

İş süreç yönetiminde kullanmak için bir yazılım arama süreci kolay bir iş değildir. Özellikle günümüzde seçilebilecek çok fazla seçenek varken şirketlerin, hangi özellik ve imkanlara ihtiyacı olduğunu hangi özelliklerin ise satıcılar tarafından ihtiyaç varmış gibi gösterildiğini anlamaları gerekiyor. Ama merak etmeyin biz yardım etmek için buradayız. Bu makale bir yazılım sistemi satın alırken yazılımın içinde bulundurması gereken özelliklere odaklanıyor. Piyasanın fazlasıyla dinamik olması iş liderlerinde maliyetleri düşürüp verimliliği arttırmaya çalışırken aynı zamanda rekabetin içinde kalma baskısı oluşturur. Bu zorlukların üstesinden gelebilmek için birçok organizasyon, iş süreç yönetimi yazılımının sağlayabileceği gelişmiş operasyonel verimlilik, gelişmiş müşteri servisi ve artan hizmet yeniliği gibi faydalardan yararlanmak ister.

SÜRÜKLE VE BIRAK

Bütün iş süreçleri veriyi asıl süreç boyunca taşıyacak bir yola ihtiyaç duyar. Çoğu iş süreç yönetim çözümü bunu veriyi süreç boyunca alıp, izleyip, düzenleyerek gerçekleştirir. İşte bu adım sürükle ve bırak yazılımcısının işe yarayacağı bölümdür. Bu sayede bütün son kullanıcıların süreçle ilgili bilgileri kolaylıkla yönetebilmesini ve uygun hedefe gönderebilmelerini sağlar.

MOBİL DESTEK (HAREKETLİ DESTEK)

Çoğu iş süreç yönetimi çözümü en azından Android ve iOS için mobil destek ve ulaşıma sahiptir. Teknoloji geliştikçe ve daha inovatif hale geldikçe iş süreçleri de gittikçe daha mobil hale geliyor. Kullanıcılarınız uygulamalara sadece bilgisayar ekranlarından ulaşmak istemeyeceklerdir. Bu nedenle mobil kullanımı da içinde bulunduran iş süreç yönetimi çözümleri diğerlerinden bir adım önde olacaktır.
 TEK OTURUM AÇMA
TOA sayesinde bir kullanıcı tek bir kimlik bilgisiyle birden çok bağımsız yazılım platformuna giriş yapabilir. Bu da IT departmanının daha kolay erişim sağlayabilmesini ve kullanıcı aktivitesini takip edebilmesini sağlar. Eğer büyük bir şirket sahibiyseniz, TOA satın alacağınız herhangi bir yazılım için zorunlu bir özellik haline gelmiş olabilir.
 KOLAY ENTEGRASYON
Diğer ana yazılım sistemleriyle iletişim kuramayan bir iş süreç yönetimi yazılımına sahip olmak iş süreç yönetimi satın almanın amacına tamamen ters düşmektedir. Hali hazırda bulunan yazılımlara entegre olamayan bir sistemle, veri transferlerini manuel bir şekilde yapmak zorunda kalırsınız. Bu da iş süreç yönetimi yazılımı satın alma amaçlarınızdan olan otomasyona zarar verir. Fakat güçlü entegrasyon özelliğine sahip bir iş süreç yönetimi sistemiyle önemli günlük operasyonlarınızı başarılı bir şekilde gerçekleştirebilirsiniz.
RAPORLAMA VE ANALİTİK
İş süreç yazılım sistemleri için raporlama kolay bir iş olmalı buna rağmen bazı yazılımlar kullanıma hazır istatistik ve ölçü özelliklerini içermemektedir. Bu nedenle satıcıların sözünü dinlemektense satın alacağınız yazılım üzerine araştırma yapmanız önemlidir. Sizin için belirli bir adımın ortalama ne kadar sürede tamamlandığını, bütün açık işlerin anlık fotoğrafını çekebilen ve bir işin ne kadar sıklıkla reddedildiği veya yeniden yönlendirildiği gibi konularda raporlar oluşturabilen bir iş süreç yazılım sistemi seçmelisiniz.
SÜREÇ PERFORMANSI ÖLÇÜMLERİ

Bütün iş süreçlerinin uyması gereken zaman sınırları vardır ama hepsi bu son teslim tarihlerine maalesef uyamaz. Bu tip durumlar iş liderlerinin gecikmeye neyin sebep olduğunu bulmalarını ve bu probleme bir çözüm getirmelerini gerektirir. Süreç performans ölçümleri de şirketlerin problemleri bir süreçle beraber bulmasını sağlar.

Kaynak: Elizabeth Quirk, 'solutionsreview.com', Which Business Process Managemet Features Do You Really Need? , June 5, 2019. Web

 



Perşembe, Haziran 27, 2019


                 2019’da İş Süreç  Yönetimi Yazılımı Satın Almak için En Önemli  Nedenler

İş süreci yönetimi yazılımı işletmelerin önemli iş süreçlerinin ve akışlarının tasarlanmasını, analiz edilmesini, gerçekleştirilmesini, gözlemlenmesini ve en iyilenmesini mümkün kılan bir yazılımdır. .Ayrıca, uygun maliyet, gelişmiş iş çevikliği ve sürekli süreç iyileştirme sayesinde işletmelerin rekabet avantajı oluşturmalarında değerli bir otomasyon aracı olarak rol alır.

Gartner iş süreç yönetimini,  İş süreçlerini optimize etmek, geliştirmek, analiz etmek ,modellemek ve keşfetmek için çeşitli yollar kullanan bir disiplin olarak tanımlar.İş süreci insanların davranışlarını, sistemleri, bilgiyi ve üretilecek olan şeylerin iş sonuçlarını iş stratejisi yardımıyla koordine eder.Süreçler yapılandırılmış ve tekrarlanabilir veya yapılandırılmamış ve çeşitli olabilir. İş süreç yönetimi işetme stratejilerine  göre uygun IT yatırımları için anahtar rol oynar.

İş süreç yönetimi yazılımı süreç tabanlı uygulama geliştirmenin 4 ana ögesini ele almalı.

1)Tasarım:Şirketteki operasyonların düzgün bir şekilde ilerleyebilmesi için süreç tabanlı çözüm yaratır.
2)Yürütme:Süreçlerin hızlıca hayata geçirilmesi
3)Yönetme: Hedeflerine ulaştıracak uygulamalar sağlar.
4)Optimizasyon: Sürekli ve tutarlı bir gelişim için her şeyin otomatikleşmesi

Büyüyen pazarda firma sahipleri rekabeti korurken, maaliyetleri azaltmak ve verimliliği arttırarak iş süreçlerini geliştirme baskısı altındalar. Bu zorluklarla başa çıkmak için bir çok şirket BPM yazılımının gelişmiş müşteri hizmetleri ve operasyonel verimlilik gibi sağladığı faydaları arıyor.

Piyasada çok fazla iş akış yönetim yazılımları olmasına rağmen BPM iş akışının dışında süreç platformu yeteğine sahip olmasıyla diğerlerinden ayrılır. Bu yetenekler uygun bir iş tasarısı oluşturmaya olanak sağlar.BPM yazılımı  şirketi amaçlarına ulaştırmak için  işleri optimize etmeye yardım eden kritik iş süreçlerini tanımlama ,otomatikleştirme ve raporlamaya yardım eder. Bu araçlar aynı zamanda süreçleri otomatikleştirmede hatta bazı durumlarda sürecin farklı adımları için dijital uygulamalar üretmede işe yarar.

Yeni bir yıl ile  yöneticiler yeni iş araçlarını uygulamaya koyma veya var olanı geliştirmeyi düşünmeye başlamışlardır.BPM yazılımının en önemli faydalarından bazıları şunlardır.

ÇEVİKLİK

İş çevresinde meydana gelen sürekli değişimler nedeniyle iş süreçlerinin yeni koşullara uyum sağlaması giderek önem kazanmaktadır. BPM yazılımında,  bir süreçteki adımların titiz bir dokumantasyonla iş süreçlerini daha çevik bir hale getirir.BPM teknolojisindeki bu titizlik iş akışının her adımını açık bir şekilde anlamaya yardım eder.
Bu şekilde detaylı bilgiler organizasyonların değişimlerin iş süreçleri üzerindeki etkisini daha iyi anlamasına yardımcı olur. Bir organizasyonun iş süreçlerini modifiye etmesinin o organizasyonun karlılığı üzerindeki etkilerini anlayabilmesi gelcekteki değişimlere hazırlıklı olması ve en iyi seçeneği seçmesini sağlar.

GÜRÜNÜRLÜK

BPM süreçleri otomatikleştirmek ,iş performansını izlemek ve iş süreçlerinin gerçek zamanlı çalışmasının ne kadar iyi olduğunu  ortaya çıkarmak  için karmaşık yazılımlar kullanır.Süreç otomasyonu yoğun işgücü gerektiren manuel izleme tekniklerine gerek duymadan sürecin nasıl işlediğini gösteririr.Artan bu şeffaflık yönetimin süreçleri daha iyi anlamasını sağlar ve çıktıları izlerken iş akışlarını ve iş yapısını değiştirebilme imkanı sağlar.

VERİMLİLİK

BPM yazılımı kullanan şirketler üretkenliği artırırken maliyetleri düşürdüklerini  görebilirler.BPM teknolojisinin faydası optimal koşullar altında süreçlerin nasıl çalışacağına karar vermesinden,sürecin yüksek performansa ulaşmasına yardımcı olacak şekilde ayarlanabilmesine olanak sağlamasından  ve sürecin oluşacak çıktılarını izlemek için kontrol sağlanmasına yardımcı olmasından kaynaklanmaktadır..BPM yazılımı gereksiz işleri ortadan kaldırarak , olası hataları düşürmek ve yeniden çalışmaları azaltmak için manuel işleri otomatikleştirerek  üretkenliğin artmasına yardım eder.

Kaynak: Elizabeth Quirk, 'solutionsreview.com', The Top Reasons to Buy a BPM Solution in 2019, Aralık 4, 2018. Web


Makalenin devamı için; https://solutionsreview.com/business-process-management/top-reasons-to-buy-a-bpm-solution-2019/

Cuma, Haziran 30, 2017


BPM NEDEN RAKİPSİZDİR ve ÖNEMLİDİR



Teknoloji; iş fikirlerinizi hayata geçirmenize yardım eder ve aynı kaynakla daha fazla iş yapmanızı sağlar. Fakat günümüzde çok fazla karmaşıklık ve çok fazla iş baskısı olduğu gibi çok fazla da teknoloji vardır. Peki, biz kısıtlı zamanımızı nasıl kullanmalıyız?

Şüphesiz bir BPM Yazılım Teknolojisi iş adamlarına hedeflerini gerçekleştirme sürecinde yardım eder. 

Peki ya BPM aslında bir teknolojiden daha fazlasıysa? Ya BPM aslında çalışmalarımızın özü ise?

Tanım olarak baktığımızda “BPM bir otomasyon teknolojisidir” diyebiliriz. Adında geçen “İş ve Süreç” kavramları ise bu teknolojinin 1.sınıf vatandaşlarıdır ve BPM rakipsiz bir teknolojidir çünkü başka hiçbir teknoloji ‘doğrudan’ işin otomasyonu olarak tanımlanamaz.

Otomasyon dediğimizde “Endüstriyel Sistemlerin Otomasyonunu” düşünüyor olabilirsiniz. Ancak BPM’de otomasyon demek “Ürün veya hizmetin üretimi ve dağıtımı için izlenebilir ve kontrol edilebilir bir teknoloji oluşturarak bunu uygulamak” demektir. Sonuçta ortada “İyi bir iş” varsa bir iş adamı bunu otomatikleştirmek isteyecektir. İşte bu, Neden BPM? sorusunun cevabıdır.
Bir çalışanın hayal ettiği, tasarladığı, gerçekleştirdiği ve standartlaştırdığı bir iş sürecini BPM etkin hale getirir. Bir diğer deyişle BPM yazılımı “Liderlik ve Yatırım” birlikteliğinin ihtiyaç duyduğu fırsatı sunar.

BPM teknolojisinin bir diğer 1.sınıf vatandaşı ise “Modelleme”dir. Herhangi bir modelin gerçeği basitleştirdiği bilinen bir şeydir. Yani modelleme çalışanın anlamada ve uygulamada kullanabileceği bir özettir. Bir diğer ifadeyle “Modelleme karmaşıklığın panzehridir.

BPM kullanmamanın getirdiği ek maliyetler;

  • Direkt Maliyetler: Bir işe sıfırdan başlamak oldukça maliyetlidir.
  • Dolaylı Maliyetler: İşi devam ettirmek için katlanmanız gereken ek maliyetler vardır.
  • Çeviklik ve Zaman: İş yeteneklerinizi geliştirmek zaman alır.
  • Özelleştirme: İş yeteneklerinizi sektöre göre özelleştirmek zordur.
  • Risk: Yüksek sorumluluk gerektirir ve bu yüzden riski de yüksektir.
Yani BPM kullanarak bir iş yapmak, iş yeteneklerinizin gelişmesini beklemekten daha az zaman alır ve daha az maliyetlidir.

“BPM bir otomasyon teknolojisidir” tanımından da anlaşılacağı gibi BPM özellikle bir işin otomasyonu ile ilgilenir ve Neden BPM? Sorusunun cevabı için öncelikle iş ve işin otomasyonu kavramlarını keşfetmek gerekir.

Yazar John Morris’in izniyle

John Morris, IDC, DEC, Oracle, Intalio ve Bosch gibi şirketleri temsil eden, iş hizmetleri, finans hizmetleri, imalat, saha servisi, tedarik zinciri ve CRM ve B2B pazarlamacılığı konularında deneyim sahibi bir iş geliştirme ve satış uzmanıdır. John, özellikle iş semantiği ve BPM süreç teknolojisinin gücünden yararlanarak, sorunların giderilmesinde organizasyonlara başarılı bir şekilde yardımcı oluyor.


Kaynak: John Morris, ‘BPM.com’ , Why BPM Is Unique & Important, Kasım 23, 2016. Web

Çarşamba, Mayıs 11, 2016

" Pronto Eventi olarak 24 Mayıs 2016, Salı günü İstanbul Limak Eurasia Luxury Hotel Kavacık'ta düzenleyeceğimiz “İş Süreçleri Yönetimi" konferansı hakkında bilgileri aşağıda bulabilirsiniz. "










İş Süreçleri Yönetimi (BPM), Günümüzde yeni iş modeli olarak da geçen önemli bir kavram olmaya devam ediyor. Genel adı ile BPM işletmelerin işlerini kontrol altına alma yöntemidir. Bu yöntem her geçen gün daha çok yayılarak hemen hemen her firmanın ihtiyacı haline geldiği bugünlerde her işi otomatik olarak yapılmasını hedefler. BPM performansa dayalı kriterlerin ortaya çıkmasıyla süreçlerin maliyetlerini, çalışanların performans takibini, finansal konuları vb. tüm iş süreçlerini kolaylıkla yapılabilmesini sağlar. BPM sistemleri artık iş hayatı tarafından kabul edilen işletmeye faydalı, hızlı, esnek ve daha az maliyetli işler sunmaktadır. Bu sistem sayesinden iş süreçlerindeki kontrol artar, iş biçimlerinin sabitlenmesi sağlanır ve bu süreçlerde yanlış giden işlerin tespit edilmesi açısından çok faydalı olduğu görülmüştür. Böylelikle müşteriye sunulacak hizmetinde kalitesi artmış olur.

Konferansımız bu iş süreçlerinin hangi noktada olduğunu, şirketlere, kurumlara ve kişilere faydalarını konuşabilecekleri bir ortam yaratmaktadır. Bunun yanı sıra konferans 2016 ve ilerisi için sektörün gelecek politikaları, yenilikleri, gelişmeleri, beklentileri ve fırsatları için değerlendirme imkanı sunacaktır. Konuşmacılarımız arasında konu ile ilgili sektörün önde gelen yöneticileri ve liderleri olacak. Bu açılardan baktığımızda, gerek stratejik bilgi edinimi gerekse katılımcı firmalar ile ticari ilişkileriniz geliştirmeniz açısından verimli geçeceğini düşünmek ile birlikte sizleri de bu önemli günde aramızda görmekten mutluluk duyacağız.

Konferansımız katılımcı profili olarak hemen hemen her sektörü kapsamaktadır. Katılımcılarımız Türkiye'de bulunan 20’nin üzerinde farklı sektörden İş Süreçleri Yönetimi, İş Planlama, İş Analizi, İş Süreç Modelleme ve İş Akışı-Döküman Yönetimi gibi sistemleri kullanan, kullanmayan veya geçiş yapacak olan firmaların CEO, CFO, CTO'lar, Genel Müdür ve Genel Müdür Yardımcıları, İş Süreç Yönetimi Direktörleri ve Yöneticileri, İK Başkanları ve Direktörleri, Finans Direktörleri ve Müdürleri, İş Çözümleri Direktörleri ve Müdürler, İş Geliştirme Yöneticileri, İş Analizi Müdürleri, Operasyon Yöneticileri, BT Yöneticileri, İş Zekası Yöneticileri, Sistem Müdürleri, Proje Müdürleri ve konu ile ilgili üst düzey karar mercii yetkililerinin bir arada bulunduğu benzeri zor bulunacak bir ortam sunmaktadır.

Kaynak
http://www.prontoeventi.com/projelerimiz/224-is-surecleri-yonetimi-konferansi-24-mayis-2016-istanbul.html

Salı, Nisan 19, 2016

İZ BIRAKAN KONUŞMALAR
Kişisel imajınız ve kurumsal itibarınız açısından kime, nasıl, nerede, ne kadar konuştuğunuz büyük önem taşımaktadır.  Özellikle üst düzey yöneticilerin şirket içi ve/veya şirket dışı topluluklara hitaben yaptıkları konuşmalar, basına yönelik açıklamaları ve verdikleri röportajlar kurumların algısında kritik rol oynamaktadır.
Kurumsal İletişim gurusu Michael B. Goodman, üst düzey yöneticilerin yaptıkları konuşmaların kurumsal itibarın oluşumunu %92.5 oranında etkilediğini belirtiyor.  Peki, ülkemizdeki üst düzey yöneticiler bunun ne kadar farkında? Biz neden hala kürsünün arkasına çakılmış, konuşmasını önündeki kağıttan okuyan (çoğu zaman da yanlış okuyan), bize sadece arada sırada gözlüklerinin altından bakma zahmetinde bulunan, sözlerini “vizyon”, “misyon”, “müşteri memnuniyeti” gibi klişelerle süsleyip, uzun uzun konuşup, aslında hiç bir şey söylemeyen, çoğu zamanda ciddi olmak adına ruhsuz, donuk, heyecansız konuşmalar yapanları dinlemek zorunda kalıyoruz. Peki, çoğu zaman sadece dinliyormuş gibi yapıyoruz. O salondan çıktıktan sonra aklımızda neredeyse hiç bir şey kalmıyor. Zira bu tür konuşmalar asla iz bırakmıyor. Öyleyse kime, niye konuışuyoruz?
Her konuşma önemli bir fırsattır, yeter ki bunun farkında olalım.
Bir üniversite ortamında, gençlere hitap ettiğiniz bir konuşmada, onların enerjisini, geleceğe dair endişelerini, mesleki kararsızlıklarını, hayallarini, beklentilerini dikkate alarak, daha tempolu, samimi ve esprili bir üslup ile mesajlarımızı aktardığımızda, onların genç zihinlerinde belki de hayat boyu silinmeyecek bir kaç cümleye imza atma şansımız olabilir.
Bir kriz anında, basın karşısına kendinizden emin bir tavırla çıkıp, tutarlı ve kararlı bir üslup içinde, kamuoyunun merak ettiklerini giderecek nitelikte bilgilendirmede bulunup, sorunları görmezden gelmek yerine sorumluluk aldığınızı gösteren bir duruş sergilediğinizde sadece krizi iyi yönetmiş olmayacak aynı zamanda kurumsal itibarınızı da korumuş olacaksınız.
Şirket çalışanlarını motive etmek adına yaptığınız bir başka konuşmada ise kendinizi onların yerine koyarak, onlara üstten bakan bir üslup içinde değil, adeta onlardan biri olduğunuz hissini yaratan bir tavır içinde, ortak bir amaca yönelik olarak çalıştığınız duygusunu yaratacak şekilde ve onların anlayacağı sadelikte konuşarak, yüksek motivasyon sağlayabilirsiniz.
Farklı sektörlerde çalışan üst düzey yöneticiler ile birebir çalıştığım eğitim programları sonrasında gördüm ki, aslında çok az emekle, etkili iletişim konusunda çok hızlı yol kat etmek ve iz bırakan konuşmalar yapabilmek mümkün. Yeter ki bunu gerçekten isteyelim.
Peki, iz bırakan konuşmalar için ne yapmak gerekir?
  1. Öncelikle her konuşmanın bir temel mesajı ve onu destekleyen en fazla iki veya üç yan mesajı vardır. Yani bir seferde birden fazla ana mesaj vermeye çalışmayın. İnsanlar sizi niye dinleyecek sorusuna anlamlı bir yanıtınız olmalı. Çok şey söyleyip, hiç bir şey anlatmak yerine, az şey söyleyip, bir temel mesajı vurgulamak çok daha etkili bir yöntemdir.
  1. Vermek istediğiniz mesajlara öncelikle siz kendiniz inanın. İnanmadığınız hiçbir şeyi başkalarına inandırıcı şekilde aktaramazsınız. Dolayısıyla başkaları tarafından yazılmış ve son dakika sizin elinize tutuşturulmuş konuşma metinlerini lütfen çöpe atın, hiç bir işe yaramaz. Kendi cümlelerinizi kullanın. Konuşmanıza hissettiklerinizi, yani çoşkunuzu, inancınızı yansıtın. Aksi taktirde birilerinin sözcüsü durumuna düşersiniz.
  1. Konuşmanızın çerçevenizi iyi belirleyin. Konuşma süreniz, konuşmanızın içeriğini belirler. Daha kısa konuşmalar söz konusu olduğunda daha kısa sürede etki bırakacak vuruculukta sözler ve örnekler seçmeniz gerektiğini unutmayın. Ancak süre uzun diye aynı konular etrafında dönüp, fazla detaya girerek, dinleyicileri sıkmayın. Sürenizi dinleyicileri dahil edecek şekilde kullanın.
  1. Dinleyicilerden bağımsız hiç bir konuşma başarılı olamaz. Dolayısıyla konuşmanızı kimler dinleyecek? Dinleyicilerinizin ilgi, bilgi, kültür, yaş düzeyi, beklentileri, ihtiyaçları nedir? Kaç kişiye konuşmaya yapacaksınız? Daha önce kimleri dinlediler? Sizi ne kadar tanıyorlar? Konuya ne kadar aşinalar? Bu sorulara verilen yanıtlar konuşmanızın içeriğini etkili şekilde hazırlanmanıza yardım olur. Konu ne olursa olsun, her konuşma için dinleyicilerin ilgisini çekecek, beklentilerini karşılayacak, onlarla ortak zemin kuracak nitelikte hazırlık yapmanız gerekir. Aksi taktirde ne kadar iyi anlatırsanız anlatın, dinleyicilerin anlamadığı, sıkıldığı ya da dahil olmadığı bir konuşma iz bırakamaz.
  1. Konuşmalarınız sağlam bir kurgu üzerine otursun. Söyledikleriniz tutarlı olsun ve belli bir mantık silsilesini takip etsin. Yani daldan dala atlamayın, ya da dağ keçisi gibi sıçramayın. Ön hazırlık aşamasında konuşmasınızın iskeleti üzerinde çalışın. Konudan konuya geçerken, köprüler kurun. Böylece kopukluların önüne geçin. Önemli bölümleri daha fazla bilgi ve örnekle zenginleştirin.
  1. “Nasıl başlarsanız, öyle gider” sözü doğrudur. Bir konuşmaya nasıl başlayacağınıza dai mutaka hazırlık yapın. İlk sözlerinizden emin olun ve bu sözleri yaratıcı, ilginç, farklı hale dönüştürün. Ancak ilginç olsun diye konuşma konunuz ile ilgisiz örnekler, alıntılar, hikayeler, görseller kullanmayın. En önemlisi bir konuşmaya nasıl başlayacağınızın mutlaka provasını yapın. Ve asla telaşlı davranmayın. Bırakın dinleyiciler sizi tanısın, konuyu kavrasın. İlk dakikalar bir tanışma, adapte olma ve anlama sürecidir. Giriş, sakin, kendinden emin, samimi , pozitif ve farklı olmalıdır.
  1. Konuşma yapmak sadece bilgilendirmek demek değildir. Genelde arkaya arkaya sıralanan bilgi bombardımanı şeklindeki konuşmalar insanları bilgisiz kılmaktadır. Zira dinleyiciler bir süre sonra bunaldıkları için hiç bir şey hatırlamamaktadır. Oysa öğrenme süreci eğlenceli, renkli ve dahil edici olduğu sürece başarılı olmaktadır. Yani dinleyicilerinizi hem bilgilendirmeli, hem eğlendirmelisiniz. Elbette eğlendirmek, konuşmanız boyunca yerli yersiz fıkra anlatmak, laubali bir üslup için konuşmak manasına gelmemektedir. Ancak konuşmanızın içine serpiştireceğiniz anılarınız, ilginç hikayeler, gerçek hayattan örnekler, renkli ve anlamlı görseller, konuşmasını daha eğlenceli hale getirecektir.
  1. Mizah etkili bir silahtır. Bu silahın gücünden faydalanın . Ancak bu silahı kullanmayı bilmiyorsanız, derhal vazgeçin. Zira komik olmak ile komik duruma düşmek arasında çok ince bir çizgi vardır. Anlattığınız fıkranın sonunda hiç kimsenin gülmediğini düşünün. Bu korkunç sessizliği bertaraf etmek oldukça güç olacaktır. Ancak ölçülü ve içten espriler konuşmanıza müthiş renk katar. Unutmayın insanlar gülünce, daha hızlı öğrenir, daha iyi hatırlar.
  1. Dinleyicilerinizi konuşmanıza dahil edin. Onları konuşmanızdan soyutlamayın. Ara sıra sorular sorun, yorumlarını alın, tahminler yaptırın. Daha küçük bir dinleyici grubu ise ekipler oluşturup, kısa, basit uygulamalar yaptırın. Sorularına tatmin edici yanıtlar verin ve mutlaka gözlerine bakın. Dinleyiciye değer verdiğinizi, onun varlığının farkında olduğunuzu hissettirin
  1. Tıpkı bir romanın, bir filmin, bir fıkranın sonu gibi bir konuşmanın da sonu çok önemlidir. Konuşmanın sonunda söyledikleriniz ve yaptıklarınız adeta zihinlerde kalan “son tat”tır. Dolayısıyla finalin ilginç, çarpıcı, kısa, az –öz ve pozitif olması büyük yarar sağlar. Konuşmanızın sonunda dinleyicilerinizi sorunlarla başbaşa bırakmayın. Tam tersi motive edin, güldürün, vizyon kazandırın, çözüm yolları gösterin. Konuşma mekanında pozitif duygular ile ayrılmalarını sağlayın. Girişte olduğu gibi finale de mutlaka iyi hazırlanın. “Bir şekilde sonunu bağlarım” diye düşünmeyin. Konuşmanızı nasıl bitireceğinize dair mümkünse prova yapın.
Sonuç olarak yukarıda belirttiğim hususları dikkate alan bir konuşmacı, sıradan, klişe ve dinleyiciyi neredeyse yok sayan biri olmaktan çıkıp, iz bırakan konuşmalara imza atacaktır. Unutmayalım ki, iz bırakan konuşmalar sizin “lider” olarak algılanmanızı, kitleleri harekete geçirmenizi, kritik dönemeçleri başarılı ile geçmenizi ve değerli fikirlerinizin kalıcı hale dönüşmesini sağlar.
Dr. Sedef Kabaş
www.sedefkabas.com/

Salı, Mart 08, 2016

2016 YILINDA DİJİTAL DÖNÜŞÜM NASIL OLACAK?







                            Teknolojinin hızla ilerlediğinin bilincinde olan firmalar, dijital dönüşüm hamlelerini                             ve girişimlerini hızla artırmaya devam ediyor. Bu aşamada dijital dönüşümle ilgili                             herkesin odaklandığı 3 ana başlık var.

Nesnelerin interneti tahmin edilenden daha çok büyüyecek
Nesnelerin interneti (IOT) herkesin dilinde olsa da, birçok işletme için hemen adapte olunması gereken ve endişe yaratan bir şey değil. Ama araştırmalar bunun tam aksini iddia ediyor.
BT araştırma firması Gartner tarafından yapılan tahminlere göre, 2018 yılında 6 milyar cihaz birbirine bağlı olacak ve şirketler bu cihazlar için destek talep edecek. Bu nedenle verimliliği artırmak için şimdiden nasıl bir planla hareket edeceğinizi bilmeniz gerekiyor.
Gartner: "Nesnelerin interneti konusunda geleneksel müşteri iletişimi ve problem çözme konuları farklı olcağı için firmaların tamamen farklı stratejiler geliştirmesi gerekecek. Bu servis taleplerinin karşılanması için yeni bir hizmet endüstrisi doğacak ve kurumsal verimliliğini artması için yenilikçi çözümler ortaya çıkacaktır.” dedi.
Veriye odaklanın
Son birkaç yıl içinde, büyük veri neredeyse kaçınılması imkansız olan bir terim haline geldi. 2016’da, veri iş operasyonlarının daha da büyük bir parçası olacak ve pek çok lider bu bilgileri kullanmak için güçlü çabaların içine girecek.
Forrester analisti Brian Hopkins, gerçek zamanlı analitik ile veri toplama ve işleme uygun hale getirilme arasındaki boşluğun doldurulacağını tahmin ediyor. Büyük veri etrafındaki enerjiyi iyi yönetmek, doğru yönlendirme ile performans artırıcı iyileştirmeler oluşturacaktır.
Kod yazmak önem kazanacak
"Kurumlar kendi yazılım geliştirme ekiplerini iki katından daha fazla şekilde artıracak.”
Uygulamalar bizim kişisel ve profesyonel yaşamımızda önemli bir varlık haline geldi. Bu yüzden uygulamaların önümüzdeki yıllarda IOT ve veri analitiği gibi diğer dönüşüm trendleri ile entegre olması bekleniyor.
IDC tahminlerine göre, dijital dönüşüm devam ediyor ve şirketler yazılım geliştirme ekiplerinin iki katından daha fazla şekilde artıracak. Bu beklenen büyümenin, IOT’den gelen sensör verileri ve kapsamlı analitik raporlar üretebilir uygulamaları yazmak için artacağı öngörülüyor.
Turkcell Blog - blog.turkcell.com.tr

Çarşamba, Şubat 24, 2016

BU YIL İK HANGİ ALANLARA ODAKLANACAK?



BU YIL İK HANGİ ALANLARA ODAKLANACAK?

Mehlika Akgün
www.kariyer.net/ik-blog

Demografik değişimler ve teknolojideki yeni gelişmeler başta olmak üzere çalışma hayatı birçok faktörden etkilenebiliyor. İş hayatındaki bu değişimler İK'yı da birebir etkiliyor. Sonuç olarak ise 2016'da en güçlü İK trendleri işe alım, teknoloji ve liderlik konularına odaklanıyor.

İş dünyasının değişimine paralel olarak İnsan Kaynakları alanı da hızlı bir değişimden geçiyor. Dijitalleşmenin, küreselleşmenin ve yeni kuşağın iş dünyasına katılımıyla çalışanların iş dünyasından beklentileri farklılaşırken iş yapış biçimleri de değişime uğruyor. Bu durum hem çalışanları hem de departmanları değişime itiyor. Geçen yıl İnsan Kaynakları alanında en çok odaklanılan konuların başında, çalışan bağlılığı, yeni jenerasyonunun iş hayatına katılımı ve işveren markası gibi başlıklar öne çıkarken 2016 yılı itibariyle işe alım, teknoloji ve liderlik konularına daha da odaklanıldığı görülüyor.
Bütüncül İK anlayışı
2016 yılı itibariyle İnsan Kaynakları'nda bütüncüllük önem kazanıyor. Yani her zaman önemini koruyan işe alım ile birlikte, işletmelerin doğru insanları arayıp bulmaları, onları işe almaları ve performanslarını takip ederek gelişmeleri için çalışmaları gibi konularını kapsayan yetenek yönetiminin, kurum kültürü olgusunun, kaynağın ve bütçenin bütüncül olarak ele alınması bu yıl daha da göze çarpıyor.

Çalışanın iş hayatı döngüsü genişliyor.
Çalışanların iş hayatı döngüsü, şirketlerin boomerang tipi çalışanlara odaklanmaya devam etmesiyle giderek genişleyecek. Çalışanlar çalışma süreleri sona erse bile daha önceki işverenleri ile görüşmeye devam edecek ve bu döngü gelişerek sürecek. Bu durumun istihdamı da rekabeti de etkileyeceği ön görülüyor.
Yeni teknolojilere uyum
İK'nın dijitalleştirilmesi uzun süredir gündemde.Yeni teknolojilerin hayata geçirilmesi ile birlikte piyasaya sunulan İK ve işe alım teknolojilerinin bu yıl daha da yaygınlaşarak kullanılacağı görülüyor. Yeni teknolojilerin iş yeriyle uyumlu hale gelmesiyle üretkenliğin ve verimliliğin artması planlanıyor. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, verimli dijitalleşme araçlarının tercih edilmesi.Aksi takdirde İnsan Kaynakları Departmanı için daha çok zaman kaybına neden olacak teknolojik yatırımlar yapılabilir.
Liderlik anlayışı evriliyor
Farklılığı ve entegrasyonu doğru şekilde yönetebilen, değişen koşullara hızlı adapte olabilen ve çalışanlara ilham verebilen liderlik anlayışı yine bu yılın konuşulan konuları arasında yer alıyor. Küresel lider çıkarma, genç liderlerin kurumlara kazandırılması ve kıdemli liderlerin önemi ise odaklanılması gereken konuların başında geliyor.

Salı, Şubat 16, 2016

ISO 9001:2000 VE YAZILIM SEKTÖRÜNDEKİ UYGULAMALARI

 ISO 9001:2000 VE YAZILIM SEKTÖRÜNDEKİ UYGULAMALARI






Yazılım sektöründe kalite uygulamaları, etkili bir süreç yaklaşımıyla, yazılımın tasarımı, geliştirilmesi, üretimi, yüklenmesi, işletimi, bakımı ve yönetilmesi konusundaki faaliyetleri içermektedir. Firma, ISO 9001:2000 gereklerini bünyesinde tam ve etkili bir şekilde uyguladığında, yukarıda belirtilen özellikleri kapsayan bir kalite yönetim sistemine sahip olabilecektir. 
ISO 9001:2000 revizyonunun yayınlanmasından önce, kalite sistemlerini ISO 9001:1994 revizyonunu kullanarak kuran ve uygulayan yazılım firmaları, bu standardın daha çok imalat sektörüne uygun olması ve yazılım süreçlerini tam olarak karşılayamaması nedeniyle zorluklar çekmiş ve sistemin gereklerinin büyük bir bölümünü tam olarak karşılayamamışlardır. Bu tip firmalarda her ne kadar bir kalite sistemi kurulmuş olsa dahi, yazılım sektöründeki farklılıklar nedeniyle birçok nokta açıkta kalmış ve sistem kurgulamada yetersizlikler ön plana çıkmıştır. Fakat ISO 9001:2000 versiyonunun daha jenerik olması ve özellikle yazılım sektörü için esneklikler getirmesi, yazılım sektöründe kalite yönetim sistemi kurgusu için büyük kolaylıklar getirmiştir. ISO /IEC 12207 ve SPICE gibi yazılım geliştirme standartlarının yazılım süreç modelleri çerçevesindeki yaklaşımı, bu sektöründe ISO 9001:2000 süreç kurgusu için önemli kaynaklar olarak kullanılabilmektedir. 
Yazılım sektörü, genel olarak diğer sektörlerden oldukça farklı bir yapıya sahiptir. Tasarım işlemleri, imalat sektörlerinde oldukça az ve özel bir yapı teşkil ederken, yazılım sektöründe en önemli konuyu oluşturmaktadır. Yazılım geliştirme tamamıyla bir tasarım olayıdır. İmalat sektörlerinde birincil nokta üretim fonksiyonu iken, yazılım sektöründe birincil konuyu tasarım fonksiyonu almaktadır. Bu yüzden, yazılım sektöründe kurulacak kalite yönetim sistemlerinde temel yapı taşını tasarım işlemleri oluşturmaktadır. 
Yazılım sektörü için üretim; uygulanabilir kodların disket, CD v.b. malzemelere kopyalanmasıdır. Fakat en önemli konu olan tasarım, yazılımın müşteriye tesliminden sonrasını da kapsayacak şekilde, yazılımın tüm geliştirme aşamalarında yapılan faaliyetleri kapsamaktadır. Oysa imalat sektöründe, üretimi yapılan ürün, müşteriye son haliyle sunulan yapıdadır. Bu şekilde düşünüldüğünde, yazılım geliştirmede kalite yönetim sistemi kurarken tasarım konusuna odaklanmak en önemli husus haline gelmektedir. 
Yazılım sektöründe, yazılımın tüm fonksiyonlarının tek tek ele alınarak incelenmesi gerekliliği nedeniyle fonksiyonellik önemli bir boyut taşırken, bu durum imalat sektöründe çok az ve önemsiz bir yer tutar. İmalat sektöründe  üretimde kullanılan cihazlar, üretim kalitesine ileri boyutta etki eden etmenlerdir. Üretim süreçlerinde birden çok ekipman, farklı bilgi ve deneyimlerdeki işçiler tarafından kullanılmaktadır. Üretim sırasında bu ekipmanların doğru ve verimli çalıştığının kontrolü ürün kalitesi için önemli bir etkendir. Oysa yazılım sektöründe üretimi gerçekleştirmede en önemli kaynak insandır. Bu yüzden, yazılım geliştirmede insan faktörü önemli bir boyutta düşünülmelidir. Yani bir bakıma, imalat sektöründe ürünü ortaya çıkarmada cihazların kontrolü ön plandaysa, yazılım üretmede de personelin beyin gücünün kontrolü ve yeterliliği ön planda olmak zorundadır. Bu boyutta düşünüldüğünde, imalat sektörüyle yazılım sektörü arasındaki bir diğer fark ortaya çıkmaktadır. Yazılımı gerçekleştiren personelin, beyin gücünün etkin kullanılması için gerekli olan tüm faktörler (motivasyon, çalışma ortamı, imkanlar, techizat v.b.) etkin bir kalite yönetim sistemi için ön planla tutulması gereken temel kavramlardır. ISO 9001:1994 revizyonu, insan ve iletişim  faktörlerine daha az önem verirken, geliştirilen revizyon (ISO 9001:2000), bu yapıyı çok daha etkili kullanılabilir ve anlaşılır hale gelmiştir. Yazılım sektöründeki artacak kalite yönetimi uygulamalarıyla bu konu daha önemli bir hale gelecektir. 
ISO 9001:2000 kalite yönetim standardı, etkili bir kalite sistemi oluşturmak isteyen yazılım firmaları için oldukça yeterli bir standarttır. Bununla birlikte, sistem süreç kurgusunun kabul görmüş diğer yazılım geliştirme standartlarından yararlanılarak gerçekleştirilmesi, sistemin sürekliliği için önemli bir etken olacaktır.
C. ÖCAL FİDANBOY
Kim.Yük.Müh./ Kalite Yönetim Uzmanı/ TÜBİTAK

Salı, Mayıs 28, 2013

  Gazi Üniversitesi Endüstri Topluluğu'nun Ulusal Ajans destekli sosyal sorumluluk projesi 'Okusun Da Büyüsün'ü destekliyoruz.


https://twitter.com/OksnDaBysn
https://www.facebook.com/#!/oksndabysn?fref=ts

Cuma, Mayıs 10, 2013

ORTAK SAĞLIK GÜVENLİK BİRİMİ ÇÖZÜMLERİ

Ortak Sağlık Güvenlik Birimi (OSGB), İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri yönetmenliği ile tanımlanmış; en son yasal düzenlemelere göre 1 işçinin dahi çalıştığı sanayiden sayılan ve sayılmayan her türlü iş yerine; iş yeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı sağlayan kuruluşlardır.

Yasal Zorunluluklar
İş verenin yükümlülükleri:
26.06.2012 tarihinde yayınlanan İş Sağlığı ve Güvenliğine göre;


  •    1 kişinin dahi çalıştığı işyerlerinde İŞ YERİ HEKİMİ ve İŞ SAĞLIĞI UZMANI bulundurulması zorunlu hale gelmiştir.
  • Bu hizmet bireysel anlaşmalar ile yapılabildiği gibi kurumlar tarafından OSGB'lerden hizmet alımı ilede yapılabilmektedir.
  • Çalışacak iş yeri hekimi ve İSG uzmanı sayısı kuruluşun tehlike sınıfına ve çalışan sayısına göre belirlenerek uygun sayıda hekim ve uzman görevlendirilmektedir.
  • İşveren belirli periyotlarla çalışanlarına sağlık taraması yaptırmakla yükümlüdür.
  • İşveren iş sağlığı ve iş güvenliği yönünden risk değerlendirmesi yapmak ve yaptırmakla yükümlüdür.
  • İşveren çalışanların maruz kalacakları sağlık ve güvenlik risklerini dikkate alarak, sağlık gözetimine tabi tutulmalarını sağlamakla yükümlüdür.
OSGB Avantajları nelerdir ?

  • İşyeri hekimi, İş Güvenliği uzmanı, Sağlık personelini bünyenizde çalıştırma yükümlülüğünüz olmayacaktır. Bu personelin tüm sosyal ve güvenlik hakları hizmet aldığınız OSGB'nin sorumluluğundadır.
  • Ortak Sağlık Güvenlik Birimi ile iş sağlığı ve güvenliği hizmeti tek elden yürütülecek, oluşturulacak iş sağlığı ve güvenliği kurulunun alacağı kararlar daha kolay uygulanacaktır.
OSGB'ler için işlerin planlanmasını ve tasarrufu amaçlayan yazılımlar mevcuttur.OSGB çözümleri ile firmaların yapabilecekleri; Tüm müşterilerin bilgilerini ortak bir veri tabanında takip edebilir, çalışanların yasal çalışma limitlerini takip edebilir,

Tekliflendirme öncesi, işveren ve toplam maliyetleri hesaplayabilir, Firma ekipmanlarının takipleri ve gerekli bakımlarını takip edebilir, Müşterilerle olan ilişkileri bir CRM arayüzüyle takip edebilir, Müşterileri İSG yönetmenliği gereği yapmaları gereken tüm işlemleri takip edebilir ve programlayabilir, Müşterilerin risk analizlerini gerçekleştirerek takip edebilir ve aksiyon planları oluşturabilir.

İSG kurul toplantıları, eğitimler, sağlık muayeneleri gibi zamanlı etkinlikleri yönetebilir, Müşterilerinizdeki kaza istatistikleri, kaza sıklık ve ağrılık oranlarını farklı raporlama seçenekleri ile takip edebilirsiniz.

 Bu konu hakkında detaylı bilgiye http://www.probizyazilim.com/Page.aspx?ID=42 adresinden ulaşabilrisiniz.


Cuma, Ağustos 31, 2012

TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ VE KAİZEN FELSEFESİ


TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ VE KAİZEN FELSEFESİ

Ceren Ulukanoğlu*

GİRİŞ

Yirminci yüzyılın ikinci yarısında sanayi ve ticarette girilen yeni dönemde en çok sözü edilen kavramlar "globalleşme" ve "imhacı rekabet"tir. Korumacılığın büyük ölçüde kaldırılması,gümrük oranlarının azaltılması,yabancı sermayeye geniş olanakların tanınması ve diğer birçok gelişme, güçlü ve dinamik kuruluşların ulusal sınırların çok daha ötesine erişmelerine fırsat vermiştir. Bu yönüyle bakıldığında globalleşme geniş bir ekonomik yayılma anlamına gelir. Globalleşmenin en belirgin sonucu rekabetin sertleşmesidir. Ekonomik sınırların ortadan kalkmasıyla birçok kuruluş öteden beri sahip oldukları pazarlarda yeni ve güçlü rakipleri karşılarında bulmuşlardır. Hakim oldukları pazarlarda pay kaybeden şirketlerin bir kısmı küçülmüş veya yok olmuş, diğerleriyse rakiplerinin pazarlarından pay alma gayretine girmişlerdir. Böylece iç pazarlarda artan rekabete ek olarak dış pazarlarda da rekabet yoğunlaşmıştır."İmhacı rekabet" terimi de,içerde ve dışarıda aynı sertlikle gelişen bu ortamı tarif etmektedir. Bu yeni ortamda başarılı olan kuruluşları incelediğimizde, bunların ortak özelliklerinin TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ (TKY-TQM) felsefesini ve onun getirdiği yaklaşımı benimseyen şirketler olduğunu görüyoruz.

 
Bilindiği gibi TQM sadece ürün ve hizmet kalitesiyle ilgili olmayıp, aynı zamanda günümüzün çağdaş bir yönetim anlayışıdır. Önceleri üretim sektöründe gündeme gelen Kalite Kontrol giderek yerini kalitenin denetlenmesi amacıyla kullanılacak yöntemlerin geliştirilmesiyle, hem üretim hem de hizmet sektörünün çeşitli alanlarına uyarlanabilen kalite yönetim sistemlerine bırakmaya başlamıştır. Bugün TQM dediğimizde, kalite kontrol' den çok daha değişik bir konuyu anlatmaktayız; Kalite Kontrol, bitmiş ürünün kalitesini kontrol eder ve ve denetler, Toplam Kalite yaklaşımı ile ürün ve hizmetlerin hatasız üretilmesi, planlanması ve kalite kontrole gerek kalmaması hedeflenir. TQM' nin rekabet gücünü yükseltmesi konusuna dönmek gerekirse;TQM' nin rekabet gücünün yükseltilmesinin çok temel bir nedeni vardır:TQM bir taraftan kaliteyi yükseltirken diğer taraftan da verimliliği de arttırmaktadır. Oysa TQM uygulamayan bir kuruluşta kaliteyi yükseltmek mutlaka maliyetleri artırmakta, bu da rekabet gücünü azaltmaktadır. (Kavrakoğlu,1998, s.9)


1. TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ

Toplam kalite yönetimi bir işletmede verimliliğin maksimum düzeye çıkarmak, sıfır hataya yaklaşmak ve % 100 müşteri tatminini sağlamak için benimsenmesi gereken ve şirket içi tam katılım sağlandığı bir yönetim anlayışıdır. Toplam Kalite Yönetimini başarmanın en önemli adımı Toplam Kalite Yönetiminin bir araçlar topluluğu değil, bir yönetim anlayışı olduğunu kavramaktır. Çoğu şirketin bu konuda başarısız olması bu iki yaklaşım arasında bocalaması sebebiyledir. Toplam Kalite Anlayışının en temel özelliği insana bakış açısıdır. Yüzyılların Kapitalist ve Marksist anlayışları değişmeye başlamış Materyalist temelli beyinler "insana değer veren" yaklaşıma muhtaç olur hale gelmişlerdir. Bu yaklaşım bizim kültürümüzde asırlardır zaten mevcut idi. İnsan, insan ve insan...Onlar olmadan hiçbir yönetim anlayışı ve ideoloji varlığının uzun süre sürdüremez.(Kalder Önce Kalite Dergisi,Temmuz 2000,ss.2-9)


Geleceğin başarılı şirketleri kuruluşların insana (tüketici,müşteri,çalışan,hissedar, tedarikçi,toplum) hizmet için var olduğunu unutmayarak insan beklentilerini dengeleyerek karşılayan kuruluşlar olacaklardır. Toplam Kalite Yönetimini uygulayabilmek için insanları bu işin gerekliliğine inandıracak gruplara ihtiyaç vardır. İşletmelerde tebliğci gibi çalışan, yani misyonları insanları etkilemek olan, kültürel ve etik temaları arkasına alarak onların beyinlerini "Toplam Kalite Ruhu"na kanalize eden gruplara... Bu sebeple şirketlerde tam katılım ve ekip çalışması bütün çalışanların temel anlayışı haline getirilmelidir. Takım çalışması ve bütünleşik yaklaşımın ise ancak bireysel, departmantel ve şirketsel hedeflerin çakıştırılması ile mümkün olabileceğini bilinmektedir.(Bozkurt,Verimlilik Dergisi,1994/3) Bütün bunları gerçekleştiren şirket yönetiminin güçlü desteğinin olması gerekir. Üst yönetimden destek gelmezse hiç başlamamak daha doğru olur .Çünkü yarım kalacak bir çalışma yanlış veya henüz olgunlaşmamış bir çok yeni uygulamanın iyileştirmeye fırsat kalmadan şirkette kökleşmesine sebep olacaktır. Ayrıca, büyük miktarlarda para ve zamanda boşuna kaybedilmiş olacaktır. Yönetim hem tam destek olmalıdır ve hem de performansını ölçmek için şirket içinde bir öz değerlendirme sistemi kurmalıdır. Toplam Kalite, değişim demektir. Bu sebeple sadece mevcut sistemler gözden geçirilmekle kalınmamalı, değişim de öz değerlendirmeye tabi tutulmalıdır. İşletme uzun dönem planlarını yapmalı, vizyon, misyon, ve değerlerini belirlemeli ve bu konudaki kararlılığını ortaya koymalıdır. Daha sonra, şirket toplam kalite çalışmalarını kendi belirlediği vizyonuna ulaşmak için bir araç olarak kullanacaktır.(www.tusiad.org)


2. SÜREKLİ İYİLEŞTİRME

Japon veya Uzakdoğu felsefesine göre hiçbir şey mükemmel değildir,her şeyi daha ileriye götürmek mümkündür. Bu anlayış her şeyi daha ileriye götürecek bir taraf aranmasını gerektirir. Bu da iki önemli ilkeyi gerekli kılar:İsrafı azaltmak ve sorunları gizlemek yerine ortaya çıkarmak.(Yamak,1998,s.148.) İsraf veya muda; Japon tarzı üretim anlayışında hiç arzu edilmeyen bir şeydir.Bir işi yaparken gereksiz yere kullanılan herhangi bir kaynak (makine,malzeme,insan gücü,enerji,vb.)israftır. İsraf çok geniş kapsamlı bir kavramdır.Kapsamına,örneğin düzenli yerleştirilmemiş alet takımları arasından istenileni aramak ve bulmak için geçen zaman da girer.Atıl duran veya boş bekleyen makine veya işçi israftır.İsrafı azaltan her önlem projesi iyileştirmede ileriye doğru atılmış bir adım sayılır. Sorunların üzerine gitmek; sorunların gizlenmesi yerine ortaya çıkartılması Japon tarzı üretim ve yönetim anlayışında önemli bir hedeftir.Her ortaya çıkan sorun,iyileştirme yapılacak bir alanı veya konuyu gösterir.Bu bakımdan,toplam kalite yönetimine geçmiş bir işyerinde,her zaman için bir sorun avı vardır. Sorunları çözmek için geliştirilen teknikler KAIZEN felsefesinde önemli bir yer tutar.


3. KAIZEN

Kaizen;sürece yönelik,küçük adımlı,insana dayanan,bilgiyi paylaşan sürekli iyiyi arama çabasıdır.Kaizen'in baş sloganı şudur:"En iyi iyinin düşmanıdır." Sorunları saklamamak,örtmemek Kaizen uygulamalarının ön koşuludur.Sorun çözme aşamasında,farklı uzmanlık alanlarından oluşturulan Kaizen ekipleri görevlendirilir. Sorunlara kısa sürede çözüm bulmaktan çok,sorunu kökünden halledecek çözümü bulmak yeğlenir.Amaç;geçici,palyatif önlemlerle o günü kurtarmak değil,kalıcı çözümlerle yarını kurtarmaktır.Aksi halde,sorun kısa bir süre sonra tekrar kendini gösterir.(Oyak-Renault,Seminer Notları,s.12) Batı toplumları dikkatlerini hep buluşlara,büyük atılımlara ve sonuçlara yöneltmiş iken,Japonya ilgisini daha çok küçük adımlar yoluyla ilerlemeye ve süreçlere yönelterek daha olumlu sonuçlar almıştır.(İmai,1997,s.3) Her ne kadar,hemen hiçbir önemli teknoloji (bilgisayar,elektronik,atom ,genetik, vb.)

Japonya'da geliştirilmemişse de bu teknojilerin en iyi uygulayıcıları da yine Japonlar olmuştur.Japonlar bu teknolojileri Batı'dan almışlar ve küçük ama emin adımlarla daha ileriye götürmüşlerdir. Japonya'da yönetimin iki ana unsuru;koruma ve iyileştirmedir. Yönetim öncelikle tüm ana operasyonlar için gerekli şirket politikalarını,kural,talimat ve prosedürlerini belirler ve ardından herkesin bu standartlara uymasını sağlamaya çalışır. O halde Japon yönetim anlayışı tek bir kuralla özetlenebilir:"Standartları korumak ve iyileştirmek." İyileştirme,kaizen ve yenilik olarak algılanır.Kaizen;sürekli çabaların sonucunda mevcut durumda görülen küçük çapta iyileşmeleri işaret eder.Yenilik ise yeni teknolojiye ve/veya araçlara yapılan büyük yatırımlar sonucu mevcut durumun köklü olarak değiştirilmesidir. İyileştirme için başlangıç noktası,iyileştirmeye olan ihtiyacın farkedilmesidir..Farkedilen bir problem yoksa, iyileştirmeye de ihtiyaç yoktur.Mevcut durumla yetinmek ise,Kaizen'in baş düşmanıdır.(İmai,1997,s.6) Bir kere belirlendikten sonra sorun çözülmelidir.Sorunun çözülmesiyle birlikte iyileştirme her defasında daha ileri bir düzeye ulaşır.Ulaşılan yeni düzeyi pekiştirmek için,sağlanan iyileştirme standartlaştırılmalıdır.

Sürekli gelişmeyi gerçekleştirmek için 3 temel koşulu sağlamak gerekir:

1-Mevcut durumu yetersiz bulmak:Bir sistem kusursuz bir şekilde çalışıyor olsa da ,geliştirecek yöntemler mutlaka bulunabilir.Ayrıca,bilim ve teknolojideki gelişmeler ile müşteri beklentileri, her gün "verimlilik" ölçütünü ileriye taşımaktadır.

2-İnsan faktörünü geliştirmek:Her şeyi yapan "insan"dır.İnsan kaynağı bir kuruluş için en değerli varlıktır.Alışılagelmiş yönetim biçiminde bu kaynağın kullanımı oldukça yetersizdir.Oysa her çalışanı bu geliştirim etkinliklerinin bir üyesi haline getirmek gerekir.(Kavrakoğlu,1998,s.13)

3-Problem çözme tekniklerini yaygın biçimde kullanmak:Problemleri çözmekte düşülen en büyük hata, belirtiler üzerinde yoğunlaşıp,sorunların altında yatan nedenleri görememektir.Sorunları iyi bir biçimde çözmek için,her sorunu en uç sebebe kadar izlemek ve temeldeki sorunu bir daha ortaya çıkmayacak biçimde çözmek gerekir. Sorunun nedeni araştırılırken beş kez neden diye sormak genellikle iyi sonuç vermekte ve sorunun görünür nedeni değil de,gerçek nedeni ortaya konabilmektedir.(Yamak,1998,s.162) Sürekli gelişmenin yararlarını sıralayacak olursak; · Kuruluşun tüm etkinliklerinde bir canlılık meydana gelir. · Topluluğun aynı amaç ve hedef doğrultusunda çalışması sağlanır. · Bölümler kendi işlerini daha etkili ve verimli biçimde yürütürler. · Etkileşim içinde olan bölümlerin sorunları kısa yoldan ve kalıcı biçimde çözümlenir. · Çalışanların bilgi ve beceri düzeyi yükselir,motivasyonu artar. · Verimlilik ve diğer temel rekabet unsurları daha hızlı bir gelişme gösterir.(www.tusiad.org.)

SONUÇ

Rekabetin arttığı, tüketicilerin kaliteli ve ucuz olan malı talep eder hale geldiği günümüzde , Toplam Kalite Yönetimi , şirketler için can simidi haline gelmiştir. Öyle ki bunu uygulayan işletmeler, diğerlerine karşı avantaj sağlamakta ve bu acımasız rekabette onları geride bırakmaktadırlar. Endüstrileşmenin başladığı devirlerde miktar olarak fazla miktarda üretmek yeterli idi. Yani üretebildiğiniz kadar fazla üretmek başarı için yeterli olabiliyordu. Monopol bir piyasada rakip olmadığı veya çok az olduğu için fiyatlar ve imal edilecek miktar firma tarafından tespit edilebiliyordu. Fakat zamanla rakiplerin çoğalması ve özellikle 2.Dünya Savaşından sonra dünya çapında üretim fazlalığının oluşması sıkı bir rekabetin de habercisi olmuştur. Tüketicilerin kaliteli mala olan taleplerinin artması ve rakiplerin de çoğalması işletmeleri yeni yöntemler bulmaya zorlamıştır. İmalat esnasında ve sonrasında oluşan hatalar, maliyetleri oldukça arttırmaktadır. Mamullerin imal edildikten sonra muayenesinin yerini proseste muayene fikri almıştır. Böylece hatalarda hemen tespit edilip düzeltilebilmektedir. Bunun için de uygun yerlere istatistiksel sinyaller konulmuştur. Fakat aksaklıkları bulmakla iş bitmiş değildir. Çünkü onun yerine getirilecek olanı eskisinden daha iyi sonuç vermelidir. İşte burada Toplam Kalitenin temelini oluşturan, proseste çalışanların fikirlerini alma ihtiyacı doğmuştur. Taylor' un işçiyi sadece üst yönetimin verdiği emirleri uygulayan kişi olarak gören anlayışı TKY 'de tamamen değişmiştir. Burada işçiye verilen emirleri yapan bir makine değil de insan gözüyle bakılması TKY' nin en büyük avantajıdır.

Ünlü Japon sanayici Konosuke Matsushita 'nın 1988' de ABD' li yöneticilere yönelik söylediği şu sözü oldukça anlamlıdır: "Biz kazandık, siz kaybettiniz; biz kazanacağız ve sizde kaybedeceksiniz. Hiçbir şey yapamazsınız. Çünkü başarısızlığınız bir iç hastalıktır. Firmalarınız Taylor'un ilkelerine dayandırılmıştır. Daha beteri kafalarınızda Taylorlaştırılmıştır. Katı bir biçimde inanmaktasınız ki iyi yönetim, yöneticilerin bir tarafta, çalışanların diğer bir tarafta; bir başka anlatımla iyi yönetim; bir tarafta düşünen adamlar, diğer tarafta da yalnızca iş görebilen adamlar anlamına gelmektedir. Sizler için yöneticilik, yönetimin fikirlerini yumuşak bir biçimde çalışanların ellerine ulaştırmak sanatıdır." İşçinin yönetime yardımcı olması sağlanmalıdır. Bunun için de onun görüşlerini anlatmasına imkan tanınmalıdır. Böylece aksaklıkları gören kişi derhal durumu üstlerine bildirecektir. Ayrıca onun işyerine kendisini yabancı hissetmesini önlemeli, firmayı sahiplenmesine olanak verilmelidir. Çalıştığı işletmede kendisinin de hakkı olduğuna inanan insan aksaklıkları gördüğü zaman hemen düzeltecek ve işini daha iyi yapacaktır. İşte Toplam Kalite de amaç budur.


Kaynaklar

Bozkurt,Ridvan,Verimlilik Dergisi,1994/3,MPM Yayınları

http:/www.tusiad.org/turkısh/rapor/siad2kalite/html/sec3html

İmai,Masaaki,Kaizen,Kalder Yayınları,İstanbul,1997

Kalder Önce Kalite Dergisi,26 Temmuz 2000

Kavrakoğlu,İbrahim,Toplam Kalite Yönetimi,Kalder Yayınları,İstanbul Ocak 1998

Oyak-Renault,Seminer Notları,Ekim 1997

Yamak,Oygur,Kalite Odaklı Yönetim,Panel Matbaacılık,İstanbul,1998

* Çalışma Ekonomisti


kaynak : isguc.org
biymed.com